Duygulanım bozukluklarından biri olan depresyon kalıtımsal,çevresel veya hormonal bozukluklar sonrasında gelişir.Depresyon günümüzün en büyük problemlerinden biri olarak görülmektedir.
Peki depresyonun beslenme ile yakından bir ilşkisi var mı?
Beslenmenin duygu-durumunu ve davranışları olumlu yönde etkilediği,hem fiziksel hem de duygusal durumuna katkı sağladığı savunulmaktadır.Çeşitli besin öğeleri yetersizliği bilşsel fonksiyonlarda zayıflama ile birlikte depresif ruh haline yol açmaktadır.Örneğin;Sağlıklı besin tercihleri yapmayan kişilere kıyasla,beslenmesinde tam tahıl,işlenmemiş et ,sebze ve meyve gibi besinleri tüketen Avustralya'lı kadınlarda bipolar bozukluk,anksiyete ve depresyon tanısı diğer gruba göre daha az konulmuştur.
Wildes'in 2007 yılında yapmış olduğu bir klinik çalışmada yeme bozukluğu olan hastalarda yaşam boyu depresyon görülme riski hasta olmayanlara göre anlamlı derecede yüksek saptanmıştır.
İspanya'nın Barselona kentinde düzenlenen Avrupa Nöropsikofarmakoloji Kongresi'nde sunulan yeni bir araştırma,kilonun ve yeme alışkanlıklarının bipolar bozukluğun tedavisinde rolü olabileceğini gösteriyor.Özellikle depresif dönem atakları için sağlıklı bir beslenme alışkanlığı tedaviye yardımcı olabilir.Tam tersine ,sağlıksız bir beslenme tarzı kişinin semptomlarını olumsuzu yönde etkileyebilir ve depresif dönem ataklarını arttırabilir.
Depresif bireylerin yüksek oranda karbonhidrat tüketmesi ise depresyonun vücutta yarattığı,karbonhidarat tüketme isteğinin artmasından kaynaklanmaktadır.Bu durumda bireylerde depresyon kaynaklı obezite durumu oluşmaktadır.
Depresyon etiyolojisinde n-3 yağ asitlerinin önemli rol oynadığı düşünülmektedir.Bazı araştırmacılar n-3 yağ asitlerinin vücutta düşük bulunmasının major depresif bozukluk ile ilşkili olduğunu bildirmiştir.Bu konu ile ilgili yapılan çalışmada depresif bireyler ile depresif olmayan bireylerin kırmızı kan hüce membranındaki yağ asit miktarı incelenmiştir.Depresif hastaların kırmızı kan hücre membranlarında n-3 yağ asidi seviyelerinin ,depresif olmayan bireylere göre önemli ölçüde düşük olduğu görülmüştür.Bu bulgular n-3 yağ asidi takviyesi ile depresif semptomların azalatabileceğini göstermektedir.
Psikiyatrik bozukluklarda beslenmenin tedavideki yardımcı rolü üstlendiği uzmanlar tarafından savunulmaktadır.Bazı araştırmacılar daha pozitif ruh hali ile günlük meyve-sebze tüketiminin yüksek olması arasında güçlü bir bağ olduğunu bildirmişlerdir.
Ayrıca,diyette basit karbonhidrat tüketimi duygu-durumu üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır.Öte yandan Akdeniz tipi gibi sağlıklı bir diyet(meyveler,sebzeler,balıklar ve tahıllar bakımından zengin),depresyon gelişme riskinin daha düşük olması ile ilşkilendirilmiştir.Akdeniz diyetinin depresyon riskini %62 oranında azalttığı tespit edilmiştir.
Tedavi sürecinde ; düzenli egzersiz ,yeterli uyku,yeterli mikatarda omega-3 almak,vitamin-mineral eksikliklerini tamamlamak,basit karbonhidaratları diyetten çıkarmak, kafeinli içecek tüketimini,tütün,alkolve diğer potansiyel olarak zararlı maddelerin tüketimini azaltmak gibi sağlıklı davranışların önemi vurgulanmaktadır.
Tüm bu çalışmalar sonucunda depresyon da beslenme tedavisi; psikolojik tedavi,ilaç tedavisi ve bireysel farklılıklar göz önünde bulundurularak kişiye özel olarak hazırlanmalıdır.
KAYNAKLAR;
1)https://pdfs.semanticscholar.org/38be/41b98ead8528afd5e8a5b6fe0ba15b98effe.pdf? ga=2.13557175.1640940977.1575884443-1402044638.1575884443
2)https://www.journalagent.com/kpd/pdfs/KPD 16 3 175 180.pdf
3)file:///C:/Users/User/Downloads/tipbil28-3-17.pdf
4)http://farmakopsikiyatri.com/genel-klinik-bilgi-duygudurumu-bozukluklari/genel-klinik-bilgi-duygudurum-bozukluklari-tarihce-mani-ve-depresyon-kavramlarinıin-olusumu/